Tacettin Fidan

Türk Gülleri


(İlir Şakir'in [altta] Arnavutça şarkısının çevirisidir)



Marmara yeşillere bürünüp boyanmış,

Sultan sarığının rengini almış,

İstanbul'un ta dizlerinin altında ışıklar parlıyor,

İşte Anavatan'ın eski kapısı tam karşıda duruyor,

Güzel vücudunun cildi tespih gibi pürüzsüz,

Çek  teknenin küreklerini uykulu uykulu; ve, istediğin kadar inkar et aşkını, 

kimseyi inandıramazsın, şüphesiz ve düpedüz

Diyorsun ki, "Eyvah! Ben de şiir yeteneği gemilere yelken açacak kadar değil." 

Çok doğru! Senin güzelliğini sadece (Orhan Veli Kanık) 

Şair Orhan Veli’nin sözleri en iyi şekilde süsleyebilir!

Ben ise, sana şu sözlerle cevap vereceğim: 

"Şair’in dillendirdiği arzu ve özlemleri gayet iyi bilirim.  

O şahane kelimeler dokur.  

Gelgelelim, 

ben o kelimelerin içerikleri hakkında şarkılar derleyip söyleyeceğim."

Benimle alay ederek gülerken, bir de soruyorsun:

“Ya, Arnavutluk’ta gerçekten Şair var mı ki?”

Buyrun, cevap vereyim:

“Insanoğlu, ilk defa Kılıçlar’ın altında indirildiği günden beri bizde şairler şiir yazmıştır.” 

’Yavaş be, yavaş ol diyorum’ kendi kendime, 

’bırak hizmetçi silsin alın-terini.’

Yalnız Fraşirili Abdül Bey tamamen kendi kendine bir Donanma idi; 

kardeşi, Şemsettin Sami’de ayrıyetten ama kendi başına bir Donanma idi


Üçüncü kardeş, ve bizden çıkan en Büyük Donanma, 

Şairlerin Generali Naim Bey Fraşiri’ye aitdir!  

İstanbul’dan, Kılıç İstanbul’undan bir Tümen Şiir ile 

kızaktan suya iner gibi gelirken, 

Doğru İdare altında, 

Hukuk, Düzen, Yaşam ve Hürriyet uğruna 

şarkılar kaydediyordu!

Naim Bey Şiirler’in Sultan’ı idi!

Evet!  

O da benim Memleketimden geldi!


Hanımefendi, belki Mimar Sinan'ı hatırlamıyorsunuzdur.

İstanbul'da bir sürü Minareler ve iki tane de meşhur Cami yükseltti.

Sadece Türkler samimiyetlerini ispat etmek için 

elleriyle göğüslerine vurup kalpten selamlaşırlar!

Ve derler ki:

“Hey gidi boynuzlu şeytan [yörük cinsi] Arnavut, 

hakikaten çok şakacıymışsın bire!”

İyi ama, bahsettiğimiz o Üç Donanma Kılıç ile fethedilemedi.

Ve Türkler kendi kendilerine dövünüyordu.  

Çünkü, Sultan bu ve bu gibi sırları Türklerden saklıyordu!


Üçüncü kardeş, ve bizden çıkan en Büyük Donanma, 

Şairlerin Generali Naim Bey Fraşiri’ye aitdir!  

İstanbul’dan, Kılıç İstanbul’undan bir Tümen Şiir ile 

kızaktan suya iner gibi gelirken, 

Doğru İdare altında, 

Hukuk, Düzen, Yaşam ve Hürriyet uğruna 

şarkılar kaydediyordu!

Naim Bey Şiirler’in Sultan’ı idi!

Evet!  

O da benim Memleketimden geldi!




- English (İngilizce) -



Turkish Roses


Note: 

Translated from Albanian / alias used: 'Din Besë'

(Done on: 07-12-2018 - 20:27:24;

See: https://www.teksteshqip.com/ilir-shaqiri/1858127-perkthim-14530.php )


The sea of Marmara is painted green

Like the color of a Sultan's turban

Lobbing its light and lapping at the knees of Istanbul:

The Aged Gates of Fatherland!

What sits at the top your beautiful body is that Eternal Crown;

You're always at work polishing its shiny Pearls.

Row along in a sleepy boat then, feigning love!

Oh poor me! You say - I can't craft the poetry that would make sail for your ship

True, your beauty can only be adorned in the words of Poet Orhan Veli.

I'll have to respond though, for I know the yearnings of that Poet very well

He comes up with such beautiful words;

yet, I can only sing to what they contain inside

Mocking me, you laugh and say:

'Does Albania really have Poets?'

Let me reply: 

"They've had poets ever since, 

ever since men used the sword to reduce their kind!"

'Wait, wait' I say to myself: Let the servant wipe the tears off his brow

Only Abdyl Frashëri was an Armada;

So was Sami Frashëri, also an Armada


But the Third and the Greatest Armada was

The General of Poets: Naim Frashëri!

From Istanbul, he was launching

a Division of Poetry

In the Istanbul of the Sword, 

he sang the song of Right Conduct;

(of Law and Order, of Life, 

and of Liberty!)

Sir Naim! He was the Sultan of Poetry!

And he hailed from my Land!


Lady, maybe you do not recall;

Sinan of Turkey, the Great Architect

Who, in Istanbul raised the Minarets,

And two of his most famous Mosques!

Only the Turkish beat their hearts 

with a hand slapping the chest candidly

They say:

"Albanian devil with horns, he is a real jester!"


And these three Armadas, they

could not be cut down by the Sword!

The Turk himself was lamenting, for

The Sultan was keeping all this a secret from the Turks!


But the Third and the Greatest Armada was

The General of Poets: Naim Frashëri!

From Istanbul, he was launching

a Division of Poetry

In the Istanbul of the Sword, 

he sang the song of Right Conduct;

(of Law and Order, of Life, 

and of Liberty!)

Sir Naim! He was the Sultan of Poetry!

And he hailed from my Land!

Yeah!

That one, Sir Naim, he was the Sultan of Poetry! 

And he hailed from my Land!



- Arnavutça (Albanian) -



Trendafila e Turkeshes


Note: 

An Albanian song by İlir Shaqiri

(https://www.youtube.com/watch?v=kZxlTc1mB8M&ab_channel=VizioniLibonia)


Marmaraja bojë gjelbër,

bojë e callmes se Sulltani,

Ndritë nën gjunjët ë Stambollit,

Portës plakë të Vatanit,

Cipë e trupit tënd të bukur e lëmuar si tespihe,

Shkrep në varkën e përgjumur, feks me naze dashurie.

Ti më thua se për varkat s'bëj dot vjersha unë i ziu,

Sipas teje vargje thurrte veç Poet Orhan Veliu,

Të përgjigjem se Poetin e njoh mirë e ma ka ënda,

Ky për varkat bukur shkruan,

Unë këndoj ç'ka varka brënda.

Ti zë qeshë e thua prape ka Poet Arnautstani?

Të përgjigjem kish Poet që kur priste jatagani,

Dale dale them me vete t'i fshin djersët Hyzmetxhiu

Vetë Abdyli ish Armatë, ish Armatë edhe Samiu,


Dhe Armata tretë e madhe Gjeneral Poet Naimi,

Që lëshonte nga Stambolli Divisione vjershërimi,

Në Stambollin e jataganit ngrinte këngë e ligjërime

Kry Sulltani i poezisë Naim Beu i Tokës time.


Ndofta zonjë s'të kujtohet, Arkitekti Bash Sinan,

Në Stamboll i ngren Minaret,

Dy Xhami e tij me nam,

Tek turkesha rreh shuplakat gishti bardhë i nxjerri n'gji

Arnaut shejtan me brirë ,qenke tepër shakaxhi,

Dhe të tri këto Armata nuk i preu dot jatagani,

I mekonte turku vetë, fshehur turqve nga Sulltani.


Dhe Armata tretë e madhe Gjeneral Poet Naimi,

Që lëshonte nga Stambolli Divisione vjershërimi,

Në Stambollin e jataganit ngrinte këngë e ligjërime

Ky Sulltan i poezisë Naim Beu i Tokës sime,

Ky Sulltan i poezisë Naim Beu i tokës sime.












© 2018/2023 Tacettin Fidan (Translation)


Make a free website with Yola